School of Sufi Teaching

Sufi Öğretileri Okulu

Nakşibendî, Müceddidî, Çiştî, Kadirî, Şâzelî Uygulamaları

Support the Sufi School
Sufi School is a non-profit charity involved in creating awareness about Sufism and providing authentic Sufi teachings to sincere seekers.

All the teachings are given free of cost and students are not charged for attending our weekly gatherings for teaching, mentoring, discussions and group practices.

Our activities are carried out through voluntary donations. We request you to donate generously to support our work. Any amount of donation to help us to continue this good work will be appreciated and thankfully accepted.

PayPal
Use PayPal to send a donation to the School of Sufi Teaching. You can also add a payment reference.

If you don't have a PayPal account, use this link to make a donation via credit card.

Amazon Smile
Select the School of Sufi Teaching as your charity on Amazon.

Amazon will donate 0.5% of any purchases you make to us, without any extra cost to you.

Wire transfer
For transfers in the UK (in GBP) use the details below.

Name: School of Sufi Teaching
Account Number: 11397222
Sort Code: 40-03-16
Bank: HSBC UK

International transfers
Preferred option for cheap international transfers: Send money to our WISE account.

Manevi Yönelme (Teveccüh)

Çoğu araştırmacı Cebrail (a.s.) meleğinin üç kucaklayışının da Peygamber’in (s.a.v) ilk vahiy deneyiminde bir teveccüh biçimi olduğunu göz önüne almışlardır. Cebrail’in (a.s.) Allah’tan getirdiği bilginin teveccüh yoluyla olduğu kanısına varabiliriz. Peygamber (s.a.v.), Cebrail (a.s) gelip ona okumasını söylediğinde Hira mağarasındaydı. “Ben okuma bilmem” diye cevap verdi. Cebrail (a.s) Peygamber’i (s.a.v.) kucakladı ve “Oku” dedi. Peygamber (s.a.v.) “Okuma bilmem” diye yanıtladı. Üçüncü defa Cebrail (a.s.) Peygamber’i (s.a.v.) kucakladı ve “Oku” dedi. Peygamber (s.a.v.) işte o zaman Allah’ın mesajını okudu (Kuran 96: 1-5): Yaratan Rabbinin ismiyle oku. O Rabbin ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, insana bilmediğini kalemle yazmayı öğretendir.

Bir hadise göre Peygamber (s.a.v) Hazreti Ömer’in (r.a.) elini tutuyordu. Ömer (r.a.) ona dedi ki, “Ey Allah’ın Havarisi! Sen bana kendi benliğim dışındaki herşeyden daha da yakınsın.” Peygamber (s.a.v.) şöyle yanıtladı, “Hayır, ruhumun ellerinde olduğu Rabbim’dir, ben sana kendi benliğinden bile yakın olmadan [tam anlamıyla inanç sahibi olamazsın].” Buna karşılık Hazreti Ömer (r.a.) “Her nasılsa, artık Allah yoluyla, sen bana kendi benliğimden bile daha yakınsın” dedi. Peygamber (s.a.v.) dedi ki, “Ey Ömer, işte şimdi [sen bir inanansın].” Bu durum hiç şüphesiz yönelme/teveccüh sonucu oluşmuştu.

Sözü edilen bu olay Hazreti Alja bin Ka’b (r.a.) tarafından aktarılmıştır: “Ben camideyken bir adam geldi ve dualarını okumaya başladı. Kuran-ı Kerim’i bana hiç te doğru gelmeyen bir şekilde okudu. Sonra başka bir adam daha geldi ve Kuran-ı Kerim’i başka bir şekilde okudu. Peygamber’e (s.a.v.) gidip bu insanların Kuran’ı nasıl okuduklarını söyledim. Peygamber (s.a.v.) her iki adama da Kuran-ı Kerim’i okumalarını söyledi, onlar da okudular. Peygamber (s.a.v.) her ikisinin de doğru okuduğunu söyledi. Kalbim cahiliyet döneminden bile güçlü olan şeytani bir şüphe duygusuyla dolmuştu. Peygamber (s.a.v.) halimi görünce eliyle göğsüme vurdu. Bayağı terlemeye başladım, yaşadığım şaşkınlık ve korku Allah’ı gördüğümü hissettirecek kadar güçlüydü.

Bu örneklere ek olarak diğer birçok örnek manevi teveccühün etkilerine kanıt olarak gösterilebilir. Bununla beraber, manevi teveccüh ve manevi yakınlık bu etkinin hakiki kökeni değildir: Allah (Muhammed’e (s.a.v.)) şöyle buyurmuştur: Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.(Kuran 28:56). Nihai hedefe erişmek Allah’ın lütfu olmadan mümkün değildir, oysa rehberlik yoluyla, sünneti, evliyaların, şeyhlerin ve vekillerinin sözlerini, hareketlerini, topluluklarını ve manevi hizmetlerini takip ederek bu imkansızlık ortadan kalkar.

Total
0
Shares
Önceki sayfa

Manevi Yakınlık (Nisbet)

Sonraki sayfa

Sonun Başa Dahil edilmesi (Nihayetin Bidayete İndiracı)

İlgili yazılar
Daha fazla oku

Ruhani Merkezler (Letâif)

İnsan bedeninde genellikle tek bir ruhani merkezin olduğu düşünülmüştür: akıl ya da beyin. Oysa kıdemli Sufiler, manevi deneyimleri yoluyla letâif (tekil: latife) olarak adlandırdıkları başka algı ya da içsel duyu merkezleri keşfettiler. Sonraları keşif (sezgisel içgörü) deneyimlerine dayanarak on tane…
Daha fazla oku

Sonun Başa Dahil edilmesi (Nihayetin Bidayete İndiracı)

“Diğerlerinin bittiği yer bizim başlangıcımızı belirler” anlamına gelen Nihayetin Bidayete İndiracı (ya da diğer bir deyişle Sonun Başa Dahil Edilmesi), Nakşibendî-Müceddidî tarikatında kolaylıkla ayırt edilebilen manevi uygulamaların sıralamasını tanımlamak için kullanılır. 14. yy. ‘da Şeyh Bahaeddin Nakşibend (r.a.) tarafından tanıtılan…
Daha fazla oku

Manevi Yakınlık (Nisbet)

Arapça’da nisbet sözcüğü iki kişi arasındaki yakınlık ya da bağlılık anlamına gelir. Sufi terminolojisinde ise Allah ile insanlar arasında gelişen yakınlık demektir. Sufizm’in özüne göre bir insan bir nitelik ya da erdemi o kadar geliştirmeli ki tüm varlığına yayılabilsin. Böylesine…
Daha fazla oku

Meditasyon (Murakebe)

Yüzyıllardır edinilen deneyimler gösteriyorki murakebe mükemmeliğin her aşamasına varmayı sağlar. Bu nedenle, her ne kadar tarikatımızın şeyhleri zikir (Allah’ı anmayı çağrıştıran okumalar), salavat (Peygamber’e (s.a.v.) niyaz edilen kutsamalar), ve okumalar yapsalar da, murakebe onların içsel çalışmalarının en önemli unsurudur. Murakebenin…