Doğubilimciler Sufizm’in kökenlerine ilişkin farklı düşünceler sunmuşlardır. Bazı yazarlara göre Yunan felsefesinin etkileri olmuştur. Cambridge Profesör’ü R.A. Nicholson, bu varsayımı desteklemek için Sufi’lerin ve Yunan filozoflarının çalışmalarındaki benzerliklere dikkat çekmiştir. Diğer yazarlar Sufizm’in Vedanta’dan ya da Budizm’den geldiğini ileri sürmüşlerdir. Bize göre bu teorilerin hepsi yanlıştır. Diğer bazı akımların ilkeleri benzerlik gösterseler de bu benzerlikler sözü edilen akımların birbirlerini doğurduklarının kanıtı değildir.
Tasavvuf (İslam mistisizmi) Profesör’ü Fransız bilgini Louis Massignon, geniş çaplı araştırmalara dayanarak Sufizm’in Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Sünnet’ine ve Kuran-ı Kerim’e dayandığı sonucuna varmıştır. Dışarıdan getirilmemiş, aksine İslam’ın kendisinden ortaya çıkmıştır.
Hint bilgini Şah Valiullah (r.a.) (ö. 1762) çeşitli tarikatların uyguladığı yöntemlerin, o tarikatların ortaya çıktığı bölgelerde yaşayan insanların doğal eğilimlerine riayet ettiklerini gözlemlemiştir. Şeyhler, özellikle adetlerin köklü olup ta şüphe edilemez olduğu zamanlarda dinlerin ya da sistemlerin belirli yönlerinden yararlanmış olabilirler. Ancak biz fazlasıyla yapay benzerliklerden anlam çıkarmaktan sakınmalıyız. Sufi talibin meditasyonda oturmuş hali bir yoginin meditasyondaki haline çok benzeyebilir, fakat bu iki yol yöntemleri ve amaçları bakımından birbirinden oldukça farklıdır.
Başka bir açıdan bakıldığında, hangi mistisizmin nereden geldiği sorusu akademik bir sorudur. Mistik olma dürtüsü her insanın içinde mevcuttur. Bazı ilkelerin açılımının her ülke, dil, ve dinde olması, birbirlerinden ödünç aldıklarından değil, daha ziyade Allah’ın bizleri İlahi Olan’ı bilmeye yönelik bir özlem duygusuyla yaratmış olmasındandır. Manevi gelişim ve eğitime yönelmek insanın doğasında vardır.
Sufizm’de bulunan kavram ve uygulamalar aynı şekilde Hristiyanlık, Musevilik, Hinduizm, Budizm ve diğer geleneklerde de mevcut ise, bu onların Hristiyanlık’a, Musevilik’e, Hinduizm’e ve Budizm’e aykırı oldukları anlamına gelmediği gibi İslam’a aykırı oldukları anlamına da gelmez. İnsani durumu yansıttıkları için her din tarafından meşru bir şekilde sahip çıkılmışlardır. Bu meseleyi kavrayamayanlar – Sufizm’i dışsal kaynaklara ya da diğer manevi geleneklere bağlayanlar – hem insanlık keşfinin her bir eserinin özgünlüğünü hem de yaratılışın temelinde yatan vahdeti kavrayamazlar.